BLOG

Toprağın Altını Üstüne Getirmek: Tarım ve Madencilik

Tarım ve madencilik; gerek ekonomideki payları, gerekse arz-talep dengesi gibi sebeplerle günümüzde sık sık çatışan iki sektördür. Daha çok çevrecilik merkezli ilerleyen tarım, doğal kaynaklara bağlı işlediği için sürdürülebilirliği göz önünde bulundurur. Buna karşın madencilik, büyük ölçüde doğal kaynak tüketimi ile çevre tahribatına sebep olur. Verimli tarım alanlarının maden sahaları kapsamında değerlendirilmesi de bu alanda bir karşıtlık yaratıyor. Özellikle Türkiye özelinde incelendiğinde madencilik ve tarım arasındaki çıkar çatışması sıklıkla karşımıza çıkmakta. Bu çatışma maalesef çoğu zaman tarım topraklarının, zeytinliklerin veya ormanların tahribatı ile sonuçlanıyor.

Türkiye’nin Temel Besin Kaynağı

Türkiye sahip olduğu konum avantajıyla, coğrafi sınırları içerisinde birçok farklı iklim tipi barındırır. Bu sayede bölgelerde yetiştirilen ve tüketilen tarım ürünleri de çeşitlilik gösterir. Tarım alanlarına sayısal anlamda baktığımızda, yaklaşık olarak 23.4 milyon hektar arazidir. Ülke yüzölçümünün %30’una denk gelen bu alanda, hayvansal ve bitkisel üretim gerçekleştirilir. Özellikle buğday, mısır, pamuk, arpa, tütün, zeytin, fındık ve meyve çeşitlerinin üretimi yaygındır.

Verimli tarım arazilerinin yaklaşık %60’ı tahıl, %20’si sebze-meyve, %10’u endüstriyel bitkiler ve kalan %10’u da yem sanayii için ayrılmıştır. Bu üretim ile, vatandaşlara ve gıda endüstrisine ham ürün sağlanmaktadır. Yalnızca iç piyasada değil, dış piyasada da etkin olan tarım, Türkiye’yi bazı ürünlerin üretiminde ilk sıraya taşımıştır. Türkiye fındık üretiminde dünya üretiminin %70’ini, kiraz üretiminde %25’ini, haşhaş tohumu üretiminde %50’sini, ayva üretiminde %30’unu ve incir üretiminde %25’ini karşılar.

Türkiye’de Madencilik Sektörü

Tarımın yanı sıra Türkiye, maden çeşitliliği bakımından da zengindir. Çıkarılan ve işlenen bu madenler, dış piyasada getiri sağlarken; ülke sınırları içerisinde de çeşitli alanlarda üretime dahil olur. Dayanıklı ve paslanmaya karşı dirençli alaşımlar elde etmek için krom kullanılır. Bor; savunma sanayii, cam ürünlerde ve enerji sektöründe tercih edilir. Elektrik ve elektronik alanında özellikle bağlantılarda bakır madeni iş görür. İthalat açısından bir örnek de, mimari uygulamalarda ve dekorasyonda kullanılan mermerdir. Tüm bu faydalar ile birlikte bazı zararları da açıklamak gerekir.

Bu alanı daha kapsamlı inceleyebilmek için öncelikle “tenör” kavramı ele alınmalıdır. Tenör, bir cevherin içerisinde bulunan artık harici, değerli metal oranını belirten bir terimdir. Madenler bu oranların belirlenmesiyle bölgesel olarak; düşük, orta, yüksek tenör olarak işaretlenir. Alanın potansiyeli, ekonomik faydası, madenin çıkarılabilirliği değerlendirilerek madencilik faaliyetleri gerçekleştirilir.

Madencilik ve Doğaya Etkisi

Türkiye’de madencilik faaliyetleri özellikle tarım alanları açısından büyük bir tehdittir. TÜİK verileri incelendiğinde, 2010-2020 yılları arasında verimli tarım arazilerinin %8’inin kaybedildiği görülür. Kayıpların başlıca kaynakları ise; madencilik, sanayileşme ve yerleşimlerdir. Gün geçtikçe artan bu baskı, çevresel tahribat ve yaklaşmakta olan gıda krizi gibi önemli sorunlara yol açıyor.

Su stresi yaşayan ülkelerden biri olan Türkiye, gıda üretimi için suyun büyük bir bölümünü tarım alanında kullanmaktadır. Madencilik faaliyetlerinin tükettiği yüklü su miktarı, tarım ve üretimi kısıtlamaktadır. Örneğin bir altın madeni, günlük 60.000 tona yakın su tüketir. Bu miktarda su kullanılarak 1.500 hektarlık bir arazide günlük sulama yapılabilir. Madencilik, su kaynaklarını tüketirken kirletmektedir de. Özellikle metal madenciliğinde, cevherin işlenme sürecinde kullanılan çeşitli kimyasallar bölgedeki sulara karışabilir. Kimyasallar suyun ph seviyesini düşürerek, asidik maden drenajına (AMD) neden olur.

Maden çıkarma sürecinde kullanılan çevreye salınan kimyasallar ve ağır metaller, tarım arazilerinde verimi de olumsuz etkiler. Özellikle kurşun, arsenik, cıva gibi metallerin toprağa karışması; bölgede beslenen hayvanları, yetiştirilen ürünleri, ürünleri tüketen insanların sağlığını ciddi boyutlarda etkiler. Ağır metal kirliliği sebebiyle, maden bölgesi yakınında üretilen ürünler sağlık açısından riskler taşır.

Maden Rezervi Uğruna Doğal Çevre Kayıpları

Geçtiğimiz süre zarfında çokça direnişle karşılanan ve buna karşın sürdürülen madencilik projeleri mevcut:

Kaz Dağları’nda yapılması düşünülen altın madeni projeleri; bölgenin önemli bir tarım merkezi olması, işletilecek süreçte kullanılan siyanür ile yaşanacak toprak ve su kayıpları gibi sebepler ile tepkiyle karşılanmıştır.

Manisa – Soma’da, kömür madenciliği projeleri sonucu zeytinlikler zarar görmüştür. Zeytinliklerin büyük bir bölümü madencilik faaliyetleri için kesilmiş, kalan arazilerde de toprak verimliliği düşmüştür. Yerel halk temel geçim kaynaklarını geri döndürülemez biçimde kaybetmiştir.

Artvin’in Cerrattepe bölgesinde yapılması planlanan bakır madeni, çevredeki vatandaşlar ve çiftçiler arasında büyük tartışmalara sebep olmuştur. Çiftçiler, bölgenin aynı zamanda çay ve fındık üretiminde önemli bir merkez olduğunu belirterek haklarını savunmuş, projeye karşı durmuşlardır.

Özetle baktığımızda; bu durum Türkiye’nin hâlâ çok düşük oranlarda değerli metal çıkarılabilmesi uğruna, oluşması yıllar süren değerli toprakların, kullanılamaz hâle getirilmesini maalesef ki onayladığını gösteriyor. Beraberinde getirdiği çölleşme ve yeşil alan kaybı ile, ülkemizin ciğerleri olan ağaçlar ve bitkiler de yitiriliyor.

Yorum gönder